-
PROF. DR. OKTAY BOZAN.
Tarih: 05-05-2025 00:03:00
Güncelleme: 05-05-2025 00:03:00
Eğil, Diyarbakır’ın en eski yerleşim merkezlerinden birisidir. Kuzey Mezopotamya’nın stratejik bir bölgesinde kurulan şehir, asırlarca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış. Buranın ne zaman kurulduğu hakkında sağlıklı bilgiye sahip değiliz. Ancak eldeki somut kanıtlar, Asurlular döneminde muhkem bir garnizon olduğu yönündedir. Hz. Zülkifl ve Hz. Elyesa başta olmak üzere çok sayıda peygamber ve dini şahsiyetin mezarının burada olduğuna dair bilgiler ve inançlar mevcut. Bu nedenle inanç turizmi açısından her geçen gün rağbet görmeye devam etmektedir. Yanı başında akan Dicle, barajlar nedeniyle ilçenin ekosistemini ciddi anlamda değiştirmiş durumda. Kalesi, peygamber türbeleri, kral kabartmaları ve konaklar başta olmak üzere zengin bir kültürel mirası bünyesinde taşımaktadır. Son yıllarda uygulanmış olan planlı ve stratejik planlar sayesinde Eğil, gittikçe bir cazibe merkezi haline gelmeye devam etmektedir. Çok boyutlu olarak gelişen Eğil, inanç, doğa ve lezzet açısından tercih edilmektedir.
Bir yıldan beridir Eğil üzerine yürüttüğümüz bir akademik çalışma kapsamında 1 Mayıs 2025 günü tarih bölümü hocalarımızdan Doç. Dr. M. Salih ERPOLAT ve Dr. Öğr. Üyesi Abdusselam ERTEKİN ile birlikte Eğil’e bağlı Birsin (Gürünlü) köyüne gittik. Köy Muhtarı Ergül Tekeş’in misafiri olduk. Birsin köyü; Ergani, Eğil ve Dicle ilçelerinin kavşak noktasında bulunuyor. Her üç ilçeye de 17 km uzaklıkta. Çevresine göre hâkim bir noktada kurulan köyün eski bir tarihe sahip olduğunu söylemek mümkün. Birsin, Eğil ilçesinde ilkokulun ilk kurulduğu köy olarak bilinir. 1949 yılında açılan ilkokuldan mezun olan 15 kişinin tamamı üniversiteye yerleşmiş. Bu tarihten sonra, tarım ve hayvancılığın temel geçim kaynağı olduğu köyde, gençlerin en büyük hedefi okumak olmuş. Bu nedenle köyden beş yüzden fazla kişinin üniversite mezunun olduğu söyleniyor. Haklı olarak da burası “akademik köy” olarak tanımlanmaktadır. Köy muhtarı Ergül Bey de 25 yıldır muhtarlık görevini sürdürüyor. Tam da akademik bir köye yaraşır bir köy muhtarı. Zinde ve berrak hafızası ile bölge tarihi hakkında zengin bir müktesebata sahip.
Birsin köyündeki çalışmamızı tamamladıktan sonra köyden ayrıldık. Diyarbakır’a dönerken yol kenarında eski adı “Şerbetin” yeni adı “Kalkan” köyüne uğradık. Diyarbakır-Eğil yolu üzerinde bulunan Şerbetin Köyü, Eğil’in tarihi anlamda en önemli köylerinin başında gelmektedir. Bir dönem Eğil beylerinin ikamet ettiği köy, 17. yüzyılda önemli bir kasabadır. Evliya Çelebi, 17. yüzyılın ortalarında Diyarbakır’a gelirken güzergâh üzerindeki bu köye uğramıştır. Şerbetin’den 200 haneli bir kasaba olarak bahseder. Bu kasabada bir cami, bir büyük han, az sayıda dükkan, eski bir tekke vardır. Buradaki imaretin yemeği gelip geçene boldur. Gayet yerinde yapılmış eski bir dinlenme yeridir. Bunların hepsi Eğil Beyi’nin hayratıdır. Köyün ahalisi tamamen Müslümanlardan oluşur. Köyde ilk uğradığımız ilk yer köyün camisi oldu. Duvarlarının bir kısmı asırlar öncesine dayanan caminin modern bir abdestliği var. Cami, yakın geçmişte yapılmış son cemaat yeri ve mihraba paralel kalın duvarlı tek sahından ibarettir. Caminin yakınında Şerbetin Hanı bulunmakta. Han (Kervansaray), Eğil beylerinden Murat Bey’in oğlu II. Kasım Bey döneminde 1561-1562 yıllarında inşa edilmiştir. Han ve aşevinde yolculara şerbet ikram edildiğinden buradaki han, zamanla “Şerbet Han” olarak adlandırılmış ve bu isim zamanla “Şerbetin”e dönüşmüştür. Han, ilk halinden çok şey kaybetmiş olmalı.
Buradan Kasım ve Cafer Bey kümbetlerini ziyarete gittik. Çevresi beton duvar ve üstünde tel ile kapatılmış alanda iki kümbet bulunmakta ve demir kapı kilitli. İçeri girmek için tehlikeyi göze alıp içeri giriyoruz. Restorasyon, kesme kaştan bölgenin dokusuna uygun olarak yapılmış. İki kümbet arasında çok eski olmayan bir mezar olduğu anlaşılıyor. Uğraş alanımız ve ilgimiz nedeniyle köyün ve tarihi yapıların farkındayız. Eğil-Diyarbakır yolunun kenarında bulunan kümbetlerde yatanlar, 16 ve 17. yüzyıllarda Eğil’in sahipleridir. Kümbetlerden birisi sekizgen, diğeri altıgen ve külah tarzındadır. Sekizgen olanı Kasım Bey, hemen yakınındaki altıgen olanı ise Cafer Bey’e ait olmalı. Maalesef üzerlerinde herhangi bir tanıtım ve bilgilendirme mevcut değil. Herhangi bir şahidenin mevcut olmadığı birinci kümbet, Eğil beylerinden Şah Muhammed oğlu Kasım Bey'e aittir. Kasım Bey, Akkoyunlu Devleti'nin son dönemi ile Osmanlı idaresinin ilk yıllarında Eğil Beyi olarak bilinen Kasım Bey’dir.
Şerefname’de Kasım Bey’den övgüyle bahsedilir. Kasım Bey, cesarette, bilimde, edebiyatta, güzel ahlakta ve iyi karakterde tekti; güzel yönetimde, halkı idare etmekte ve gönüllerini kazanmakta bir bayraktı. Kürt beyleri arasında onun bir benzeri yoktu. Akkoyunlu hükümdarlarının saltanatı zamanında şanı yüceldi ve değeri arttı. O kadar ki Akkoyunlular kendisini komutan ve çocuklarından birine mürebbi olarak tayin ettiler. Bu yüzden halk arasında “Lala Kasım” diye tanındı. Şah İsmail 1508 yılında Diyarbakır'ı istila ettiği zaman Lala Kasım kendisine bağlılığını sunmadı ve asla boyun eğmedi. Tersine ona karşı son derece muhalefet gösterdi. Bu yüzden Safevi Valisi Muhammed Ustaclu büyük bir orduyla üzerine yürüdü ve Eğil kalesini kendisinden alarak Kızılbaşların komutanlarından biri olan Mansur Bey’e verdi. Böylece Eğil Kalesi yedi yıl onların yönetimi ve baskısı altında kaldı. Sonra Lala Kasım, Çaldıran Savaşı’ndan sonra Diyarbakır Valisi Bıyıklı Mehmet Paşa’nın yardım ve desteğiyle Eğil’i geri aldı.
İkinci kümbet ise Eğil beylerinden İsa oğlu Murat Bey'in torunu Cafer Bey'e ait olduğu hakkında yaygın kanaat vardır. Beş altı yıl önce taşları tamamen tıraşlanmış, işe yarar taşları talan edilmiş kümbetler birkaç yıl önce restore edilmiştir. Diyarbekir Tarihi yazarı Basri Konyar’ın anlattıkları ve bazı beyanlara göre kümbetin taşları sökülerek evlerin ve köy okulunun inşaatında kullanılmış. Bu korkunç bir durum. Ölünün mezarından taş olmak! Sözün bittiği yer. Büyüklerimiz mezardan taş almayı uğursuzluk kabul ederdi. Atalara ve kültürel mirasa saygı hususunda hal-i pür melalimiz. Şerbetin, tarihsel zenginliği araştırılmaya ve keşfe muhtaç bir köy. Bir açıdan Eğil’in özeti gibi.
- ÇERMİK KİTAP FUARI VE İZLENİMLERİ
- Çüngüş’te Kaderine Terk Edilen Kilise ve Manastırlar
- SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN
- Bir Zamanlar Diyarbakır’da Bir Milyon Kırk Bin Ciltlik Bir Kütüphane Var Mıydı?
- Dört Mezhep Üzere Eğitim Verilen Medrese: Mesudiye Medresesi
- DİYARBAKIR ULU CAMİİ BEŞİNCİ HAREM-İ ŞERİF Mİ?
- DİYARBAKIR ULU CAMİİ’NİN RUHANİYETİ ÜZERİNE
- Zerzevan Kalesi’ndeki Vaftiz Kovası Nasıl İstanbul'a Gitti?
- AMİD VE DİYARBEKİR ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 2
- AMİD VE DİYARBEKİR ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 1