içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Aynı şeye mi inandık?

 

“İman, Allah (cc)’nun göndermiş olduğu haber ve hükümlerin kalp ile tasdik edilmesi, diliyle söylenmesi ve tatbik edilmeye gayret edilmesidir. 
İman, âlemlerin Rabbi olan Allah’ı tanımak ve ona yönelmektir. 
İman, Allah’ın gönderdiği peygamberleri tasdik etmek getirdikleri vahiyi önemsemektir. İman, başkalarına güven vermek ve güven içinde olmaktır. 
İman ile amel birbirini tamamlayan iki husustur.  İman olmadan amel Allah katında kabul edilmeyeceği gibi güzel amellerle süslenmeyen kalpteki imanın manevi zevk vermekten uzak olduğu da bellidir. 
İman kalp toprağına atılan bir tohumdur; ibadetler, güzel ahlak ve iyi davranışlar, onun yeşermesini ve hayatiyetini devam ettirmesini sağlayan vasıtalardır.”  (Ahmet Kalkan Müslüman’ın Akaidi)
İman sahibi kişi, başkalarına güven verendir, yani el emindir. 
İman, kişinin ticaret, siyaset, adalet, eğitim, yaşam tarzı gibi hayatının her alanında bir değişim ve dönüşüm yapması gerekir. 
İmanın, bu değişim ve dönüşüm gücünü, öncü ve örnek nesil Sahabe-i Kiramda görürken, günümüz Müslümanlarında maalesef bu değişim ve dönüşümü göremediğimizi söyleyebiliriz. 
O günün Müslümanlarıyla bugünün Müslümanlarının Kelime-i tevhidi anlama ve kavramada aynı anlamamış olacak ki, yaşam tarzında ve etkilenmede aynı değişimi göremiyoruz. 
O günün Müslümanları, inanılması gerekenlere kalpleriyle iman ettiler, dilleriyle ikrar ettiler ve amelleriyle tasdik ettiler, bugünün bazı Müslümanları ise, kalpleriyle iman ettiler, dilleriyle ikrar ettiler ama amelleriyle inkar ettiler,
O günün Müslümanları, güç, makam, mal, şan, şöhret ve nefis gibi insanı Allah’ın yolunda alıkoyan tüm sahte ilahları red edip sadece Allah'a kul oldular; bugünün bazı Müslümanları ise, Allaha inandılar ama güç, makam, mal, şan, şöhret ve nefis gibi sahte ilahların kul ve kölesi oldular,
O günün Müslümanları, gerektiğinde mallarını Allah’ın yolunda dağıttılar; bugünün bazı Müslümanları ise inanç ve dini değerlerini basamak yaparak, kul hakkı, yetim hakkı, kamu hakkı demeden mal topladılar,
O günün Müslümanları, hak, hukuk ve adaleti herkes için istediler; bugünün bazı Müslümanları ise hakkı, hukuku ve adaleti yalınız kendileri, yandaşları ve ırkları için istediler,
O günün Müslümanları, “kendileri için istediklerini başkasına da istediler, kendilerine yapılmasını istemediğini başkasına yapmadılar”; bugünün bazı Müslümanları ise, “kendileri için istediklerini başkasına istemediler, kendilerine yapılmasını istemediğini başkasına yaptılar”,
O günün Müslümanları, mana, ruh, muhteva ve amele önem verdiler; bugünün bazı Müslümanları ise, şekle, görüntüye, zarfa ve lafa önem verdiler. 
O günün Müslümanları, hem peygamberin kendisine ve hem de davasına önem verdiler; bugünün bazı Müslümanları ise, peygamberin davasını unutup, sakalına, takkesine ve şekline önem verdiler,
O günün Müslümanları, ayeti duydu, okudu itaat etti, kendileri İslam’a uydu, az konuşup çok amel etti; bugünün bazı Müslümanları ise, ayeti duydu, okudu isyan etti, İslam’ı kendilerine uydurdu, çok konuşup az amel etti,
O günün Müslümanları, kardeşlerine karşı çok fedakar idi, yemedi yedirdi, içmedi içirdi; bugünün bazı Müslümanları ise, çok bencil davranıp yedi yedirmedi, içti içirmedi,
O günün Müslümanları, Rum 22. ve Hucurat 13. ayetlerini kavrayıp Rum kültürüyle büyümüş Suheyb-i Rûmî, Kürt olan Caban el-Kurd-i, İranlı Selmân-ı Fârisî (ra) gibileriyle üstünlüğü dil, renk, ırk ve kavmiyette değil, takvada gördü, bugünün bazı Müslümanları ise, takvayı unutup, üstünlüğü dil, renk, ırk ve kavmiyette gördüler. Kendi ırk ve kavimlerine hak ve helal gördüğünü, başka ırk ve kavimlere hak ve helal görmediler,
O günün Müslümanları, “Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı, onun da elini keserdim.” Diyen bir Peygamberin ümmeti olarak, hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, zulüm ve haksızlığı kim yaparsa, “susan dilsiz şeytandır” deyip karşı çıktı; bugünün bazı Müslümanları ise,  hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma zulüm ve haksızlığı yapan bizdense ve karşımızdakine yapılıyorsa, “sus, bizdendir kol kırılır, yen içinde kalır, desteğe devam” dediler,
O günün Müslümanları, siyaset, ibadet, ahlak, tasavvuf, ilim, ahlak, hukuk, adalet, liyakat, ticaret ve cihat olarak İslam’ı bir bütün görüp yaşadı; bugünün bazı Müslümanları ise, İslam’ı ibadete, cenazeye ve camiye hapsedip, hayatlarını farklı yaşadı,
İslam’ı ana kaynakları Kuran ve Sünnetten doğru öğrenme, anlama ve yaşama dileğiyle…
Vesselam

Bu yazı 684 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum