-
Doç. Dr. Ahmet TEKİN
Tarih: 31-08-2023 00:01:00
Güncelleme: 31-08-2023 00:01:00
Aşere-i mübeşşereden olan Ebû Ubeyde b. Cerrâh, Hz. Ömer tarafından Suriye bölgesindeki orduların başkumandanlığına getirilir. Bu dönemde Dımaşk, Humus, Hama, Lazkiye, Halep, Antakya ve Kudüs başta olmak üzere Suriye bölgesindeki birçok şehrin fethi gerçekleştirilir. Daha sonra Ebû Ubeyde, fethedilen yerleri Hz. Ömer’in valisi olarak hayatının sonuna kadar idare etti.
Hz. Ömer, adeti olduğu üzere valilerini teftiş ederdi. Bir defasında Şam valisi olan Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ı teftiş etmek için kölesinden yol hazırlıklarını yapmasını ister. Kölesinin yolculuk için iki deve hazırladığını gören Hz. Ömer, buna itiraz eder ve tek deveyle yola çıkacaklarını deveye nöbetleşe bineceklerini söyler. Şam yolculuğunda, Hz. Ömer ile kölesi beraberlerindeki tek deveye nöbetleşe biniyorlardı. Şehrin yakınlarındaki bir dereye vardıklarında deveye binme sırası köleye gelmiştir. Bunun üzerine İslam Halifesi, devesinden inip yerine kölesini bindiriyor. Yamalı abasıyla devenin yularından tutan Hz. Ömer, ayakkabılarını çıkarıp dereden geçmeye çalışıyordu. Uzaktan bakan; deveye binmiş köleyi halife, devenin yularını çeken Hz. Ömer‘i de köle zannediyordu. Ebû Ubeyde b. Cerrâh, Hz. Ömer’in hassasiyetini bildiği için Şam eşrafından önce onu karşılamak ve şehre girmeden önce üst başını değiştirmek için şehrin dışına çıkmıştı. Hz. Ömer‘i bu vaziyette gören Şam Valisi, dedi ki: "Efendim, bütün Şam eşrafı, bilhassa Rumlar, İslam Halifesini görmek için şehrin girişinde sizi bekliyorlar. Size yeni kıyafetler getirmişim dilerseniz elbiselerinizi değiştirip sizi deveye bindirelim. Yoksa sizi köle zannedip, küçümseyecekler."
Bunu duyan Hz. Ömer, her yöneticinin kulağına küpe olması gereken şu sözleri söyledi: "Ey Ebu Ubeyde! insanın şerefi, vasıtaya binmek ve süslü kıyafetler giymek ile değildir. Biz daha önce zelil ve hakir bir kavim idik. Allah Teâlâ, bizleri Müslümanlıkla şereflendirdi. Bundan başka şeref ararsak, Allah Teâlâ bizi zelil eder, her şeyden aşağı eder."
Evet sevgili okurlar başlıkta da belirttiğim gibi Hz. Ömer itibardan tasarruf ederdi. Ancak bu husus onu hiçbir zaman küçük düşürmedi. Aksine onu daha da değerli kıldı. Hz. Ömer ve onun izinden giden devlet adamları şeref ve itibarı hiçbir zaman makam, mevki, kaliteli elbiseler ve bineklerde aramadılar. Çünkü bu tür şeylerle gelen şeref ve itibar bunların gitmesiyle tekrar elden gidecektir. Dolayısıyla Allah katından gelen şerefe talip oldular. Çünkü bu şeref kalıcı olan şereftir.
Günümüzdeki ekonomik zorluklar ortadadır. Bazı insanlar evlerine ekmek dahi almakta zorlanıyorlar. Buna karşın bazı bürokratların birden fazla yerden maaş aldıkları duyulmaktadır. Vekil olanlar daha önce de vekillik yapmışlarsa ve kamudan da emekli olmuşlarsa üç maaş almaktalar. Bazı bakan yardımcılarının birçok yerden huzur hakkı adı altında yüzbinlerce TL’yi bulan maaşlar aldıkları da söyleniyor. Bütün dünya bizim olsa da yanımızda götüreceğimiz sadece bir kefendir. Yakınlarımızın sefasını çekecekleri bir malın cefasını niye biz çekelim? Onlar dünyada keyiflerini sürecek biz de kabirde bunun hesabını vereceğiz bu hiç de akıllıca değildir. Onun için yöneticilerimizin hepsinden bu zor dönemde Hz. Ömer’in hassasiyetini bekliyor ve itibardan tasarruf olmaz sözünü bu dönemde rafa kaldırmalarını umuyoruz. Gelin israftan vaz geçelim, gelin makam arabalarımızdan inip normal bir vatandaş olalım, gelin maaşımız dışındaki huzur hakkı denen ama ahirette huzurumuzu kaçıracak olan fazla gelirlerden vaz geçelim. Gelin “itibardan tasarruf olmaz sözünü” hüccet kabul etmekten vaz geçelim. Nitekim itibardan tasarruf olmaz sözünü, Mustafa Kemal Atatürk, İsmet Paşa’ya Lozan’a antlaşma için gitmeye hazırlanırken söylemişti. O gün bu gündür tasarruftan kaçan her yönetici bu sözü hüccet kabul edip buna göre davranmaktadır. Bizler Allah’a inanan insanlarız. Dolayısıyla yapıp ettiğimiz her şeyden hesaba çekileceğimizi biliyoruz. Hele devletin bir kurumunda yöneticiysek bunun aslında ateşten gömlek giymek olduğunu bilmeli ve seksen beş milyonun hukukuna girmekten Allah’a sığınmalıyız.