escort konya

içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Kar


Daha önce bahar ve hazanı konu edinen yazılar kaleme almış ve klasik edebiyatımızdaki bahariyye ve hazaniyye türlerinin estetik derinliklerinden bahsetmiştim. Yazılarımı takip edenler, mevsimlere ve şiire olan düşkünlüğüm kadar, Sezai Karakoç’a duyduğum hayranlığı da fark etmişlerdir. Kimi zaman bir eleştiri metnimde, kimi zaman bir köşe yazımda Karakoç’un dizelerinin izlerini sürmek, onun ruhundan bir parçayı kendi ifademe taşımak, benim için vazgeçilmez bir tutku oldu. Şimdi ise mevsim şartları bizi kaçınılmaz bir şekilde kış hakkında yazmaya zorluyor.
Ancak bu yazıda, herkesin aşina olduğu Cenap Şahabettin’in “Elhan-ı Şita”sına değinmeyeceğim. Bu sefer klasik şiirimizden örneklerle de ilerlemeyeceğim. Odaklanacağım konu, Karakoç’un Kar şiiri. Çünkü bu şiir, yalnızca bir kış manzarası çizmekten öte, bir varoluş manifestosu da sunuyor. Karakoç’un söz konusu şiiri, sadece karın beyaz örtüsünü değil, insanın kendi iç dünyasındaki beyazı ve karanlığı da anlamaya okuyucuyu çağırıyor. Başlayalım…
Karakoç, Kar şiiriyle mevsimler arasında gizli bir köprü kurar. Daha önce yazılmış şiirlerde karın soğukluğu, sessizliği ya da estetik ahengi öne çıkarken, Karakoç bu imgeler üzerinden bir içsel hesaplaşmayı, affetmenin ve anlamanın derin çatışmasını sunar. Örneğin, “Allâh kar gibi gökten yağınca / Karlar sıcak sıcak saçlarına değince / Başını önüne eğince /Benim bu şiirimi anlayacaksın” dizelerinde, kar bir doğa olayı olmaktan çıkar, insanın varlıkla kurduğu bağın sembolü haline gelir. Bu şiir, ilahi olanla bireyin buluştuğu o ince çizgide gezinir.
Kar şiirinin derinlerine indikçe, kar ve yanma imgeleriyle karşılaşırız. “Kar içinde yanan kar” ifadesi, yüzeydeki beyaz huzurun altında saklı bir çatışmayı işaret eder. İnsan, kendi iç dünyasında yanarken, bu yanmayı karın beyazıyla gizler. “Her affın içinde bir intikam gelip gider” mısraında Karakoç, çetin bir mevsim olan kış içinde esrarengiz ve büyüleyici kar tanelerinin sıcacık bir güzellikte bulunmasını, merhametin sıcaklığı ve intikamın soğukluğuyla ilişkilendirir.
Şiirin son dörtlüğünde bulunan “Ruhum seni düşününce ışıdı” mısraı ise güneşin yansıdığı kar manzarasının aydınlatıcı çağrışımlarını vurgular. Karakoç,  Kar şiiri boyunca “anlayacaksın” ifadesi mükerrer bir ifade olarak karşımıza çıkar. Karların erimesi nasıl ki eninde sonunda ortaya çıkacak bir hadise ise anlamın ortaya çıkması da aynı şekilde mukadderdir. 
Yani Karakoç aslında bize bir hakikati fısıldar: Anlamak, sabırla karların erimesini beklemek gibidir. Ve sonunda, her kar tanesi gibi her anlam da yavaşça çözülerek ortaya çıkar.  Karakoç’un bu eşsiz şiiri, kış mevsiminin suskunluğunu bir düşünce yoğunluğuna dönüştürür ve okuru, karın içinde saklı olan yanmaya, ışımaya ve anlama davet eder.
Yazımızı, “Kar tanesi gibi eşsiz bir güzellikle erimeyi göze alabileceğimiz nice mutlu yarınlara!” diyerek bitirelim. Çünkü bahara kavuşmamız için o güzel kar tanelerinin birer birer erimesi gerekiyor...

 

Celal Yılmaz

Bu yazı 403 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum