içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

AİLEDE SORUMLULUK VE İLETİŞİM.
 
Hayatın her karesinde olduğu gibi Ailede iletişimde de bize mutluluk ve başarı yollarını gösteren Allah’a (cc) hamd, bu yolda yürümeyi de pratiğinle bize gösteren habibine, peygamberimize (sav) salât ve selam olsun.
Sağlıklı aile, sağlıklı ilişki üzerinde yükselir. Kendi kişiliğini bütünüyle gerçekleştirememiş insanlar, sağlıklı bir aile oluşturamazlar. Eksik kişiliklerin yetiştirdikleri çocuklar da eksik kişilikli olacaktır. Çünkü ana-baba ailenin mimarıdırlar. Onların kişilikleri, şahsiyetleri, zaafları ve meziyetleri ister istemez aileyi etkiler.
Kâmil insanlar Allah karşısındaki acziyetlerinin en fazla farkına varan insanlardır. Böyle bir insan, kendi kusurlarını itiraf etmeyi, onları yok saymamayı, özeleştiriyi bir tövbe gibi görmeyi bilir. Dolayısıyla kusursuz dost, kusursuz eş, kusursuz evlât aramaz ve insanların hatalarını gördüğünde sanki kendisi tümden hatasızmış gibi mahkûm etme ve süpürme yoluna gitmez. 
Aileyi bir düzen üzerine kurmamız gerekir. Nizamsız ve intizamsız hiçbir sosyal yapı sağlıklı olmaz. Özellikle en büyük nizama yani İslam nizamına âşık olanların nizamsız ve intizamsız olmaları düşünülemez. 
Bir aile düzeninin temel ihtiyaçları vardır. Onlardan bazıları şunlardır: 
 
Varlığın Tanınması: Ailede var olan her ferdin varlığı bağımsız bir şahsiyet olarak tanınmalıdır. Bunun zıddı fark edilmezlik ve aldırmazlıktır. Fark edilmemek ölümden de beterdir. Ailede varlığı fark edilmeyen bireyler, sürekli sorun çıkararak, hatta ailenin baş belâlısı olarak varlıklarını zorla fark ettirme yoluna gidebilirler ya da ömür boyu silik, kimliksiz, kişiliksiz ve pısırık bir tip olarak toplumda yok gibi hükmünde olurlar. 
Değer Duygusu: Her insan bir dünyadır ve kendi başına bir değeri vardır. Aile herhangi bir ferdi benim değerim yok derse, o fert ailenin dışında kendisine ilk değer veren kişiye tüm varlığını teslim edecek ve aile, bir ferdini, hem de vahim yaralar açan bir biçimde kaybedecektir. Evden kaçmalar, ilk gördüğüne delicesine vurulmalar, ayağı dışarıda olmalar, çoğu zaman ailede ihmal edilen bir duygunun eksikliğinden kaynaklanır. 
Emniyet/Güven Duygusu: Aile fertleri aile içerisinde kendilerini güvende hissetmelidir. Aile fertleri aile içerisinde güvende oldukları kanaatine sahip olmazlarsa, kendilerini güvende hissedecekleri daha başkalarını tercih ederler ve bu da ailenin parçalanmasını getirir. 
Sorumluluk Duygusu: Ailede sorumluluk duygusunu öğreten başöğretmen babadır. Baba, öncelikle kocalık duygusunu yerine getirerek eşine örnek olmak durumundadır. Anne baba arasındaki karı koca sorumluluğu temeline dayalı ilişki, çocuklara da sirayet edecektir. Birbirlerine karşı sorumluluk duygusu taşıyan eşler, çocuklarına karşı anne babalık sorumluluğunu yerine getirmekte zorlanmayacaklardır. Ailenin her ferdi iyi bilmelidir ki, her hak bir sorumluluk getirir. Sorumluluğunu yerine getirmeyenin hakkını kullanmaya kalkması söz konusu olamaz. Hakkım var sözü, sorumluluğum var sözüyle yan yana telaffuz edilmelidir. Ailede çocukların da kendi yaşlarına göre sorumluluğu vardır ve sorumluluk terbiyesi daha çocuk doğar doğmaz başlar.
Paylaşma ve Dayanışma Duygusu: Aile içerisinde paylaşma ve dayanışma duygusu varsa, aile fertlerinin hayat içerisinde karşılaştıkları tüm zorlukları, aileyle birlikte aşacaklarına olan inançları pekişir. Bu da aileyi birbirine kenetler ve daha çok fedakârlık yaparak zor zamanlar için yatırım yapmalarını sağlar. Paylaşan bir ailede yetişen fert, başkalarıyla da paylaşmasını bilir. Ve daha da önemlisi kendi kuracağı yuvaya paylaşma ve dayanışma duygusunu kolayca taşır. Bu duygudan mahrum ailelerde yetişen fertler hayatta bencil, yalnız, cimri, sorumsuz ve içe dönük olurlar. 
Mücadele Duygusu: Akıllı bir aile yönetimi, mahrumiyeti nimete dönüştürmeyi bilir. Evet, mahrumiyet nimettir. Çünkü o ailede bulunan fertler özellikle de çocuklar hayatın acı, keder ve sıkıntılarına karşı mücadele etmeyi bu sayede öğrenirler. İyi bir anne baba, çocuğuna hiç sıkıntı tattırmayan anne baba değildir. Aksine çocuğuna hayatta karşılaşabileceği zorluklara karşı direnmeyi, yani sabrı ve mücadeleyi öğretendir. En ufak sıkıntıda çocuklarının yardımına koşan anne baba, sürekli başkalarından medet uman, kendi imkânlarını hiç kullanmayan, beceri ve kabiliyetine güvenmeyen problemli bir tip yetiştirmiş olurlar.
Mutluluk Duygusu: Aile mutluluk ocağı olmalıdır. Eşler birbirlerine verdikleri değer, sevgi ve saygıyla mutluluğun ağacını dikmeli, çocuklar da bu mutluluğun meyveleri olmalıdır. Çocukların varlıkları, sağlıkları, başarıları, bu meyvenin çekirdeğinin tekrar fidana dönüşmesi anlamına gelir. Şu iyi bilinmeli ki mutlu olmayan eşler, mutlu çocuklar yetiştiremezler. Fakat her şeyden önce saadetin kaynağının Allah olduğu bilinmeli ve o kaynağa ulaşan kanallar sürekli açık tutulmalıdır. 
Ahlâkî Davranış ve Adalet Duygusu: Ahlâkî davranış kurallarını çiğneyen bir ailenin, değil mutlu bir aile olması, varlığını sürdürmesi dahi düşünülemez. Ahlâkî davranışın kaynağı insanlık tarihi boyunca din olmuştur. Çünkü yalnızca din, bir vicdan oluşturur. İdeolojilerin vicdan oluşturduğu görülmemiştir. 
Saf ve Temiz Bir İman: Allah'a iman, tevhid inancının birinci basamağıdır. Tevhid inancı, var olan hiçbir şeyin Allah'tan bağımsız olmadığına inanmaktır. Bu inanca göre her şeyin bir yeri, görevi, sorumluluğu ve hikmeti vardır. İnsan kendi kendisine ben kimim, nereden gelip nereye gidiyorum, niçin varım, ne olacağım? gibi temel varlık sorularını sorabilen tek yaratıktır. İşte, ailede bu imanın yerleşebilmesi ailenin temeli olan anne babanın böylesine bir inancı ailede hâkim kılmaları ile mümkündür. Said Nursi Hazretlerinin ifadesiyle “İman tevhidi, tevhit teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadeti dareyni iktiza eder” sözü ne güzeldir.
Değerli okuyucu, Müslüman kardeşim. Aileni İslam nizamı üzerine kurmalısın. Biz bu nizamın temel ihtiyaçlarından bazılarını saydık, siz daha da geliştire bilirsiniz. Eğer evini cennetin dünyadaki bir şubesi yapmak istersen, aile fertlerini mutlu, huzurlu ve başarılı olmalarını istiyorsan başkada yolun yok. Top sende. Söz sende. İmkân ve fırsat sen de,  yani tercih senin.
İyi bir iletişim sizi de aile fertlerini de mutlu ve başarılı kılar. 
 
Ahmet YOLDAŞ
Bu yazı 1368 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum