KÜRT MEDRESELERİNDE İZ BIRAKAN ALİMLER -4-
Şeyh Nûr Muhammed b. Şeyh Abdulkadir (ö. 1915) Şeyh Nûreddîn Brîfkanî’nin halifesidir. Kadirî Tarikatının bir mürşidi olmasının yanında büyük bir âlim olarak da meşhur olmuştur. Retorik yönü çok güçlü olan bu şeyh ve âlim, anadili Kürtçeyle birlikte Arapça, Farsça ve Türkçeye de hâkim bir edipti.

Bir gün huzurunda düzenlenen bir münazara meclisinde patriklerden biri kendisine şöyle der: Ey Şeyh! “Biz Kur’an’da değinmediğimiz hiç bir şey bırakmadık” ayetine dayanarak Kur’an’da her şeye değinildiğini söylüyorsunuz. Peki Kur’an Güneş’in yörüngesindeki derecelerine de değiniyor mu?” Şeyh “evet” diyerek Kur’an’da geçen “Refîüdderecat” ifadesini ebced hesabına göre hesaplanmasını talep ediyor. Hesaplandığında toplam 360 yaptığını görüyorlar ve onun hem konulara hâkim hem de hazır cevaplılıkta usta bir âlim olduğu ortaya çıkıyor.
Bu çok yönlü âlim ve şeyh, Musul Valisi Süleyman Nazif tarafından hasta haliyle zindana atılmış ve kaldırıldığı hastanede vefat etmiştir. O sıralarda kendisi de aynı zindanda olan ve Şeyh Nûr Muhammed ile bir süre beraber kalan Demelûcî o günleri özetle şöyle anlatmaktadır:
Beni Anti Turanizm bir düşman olarak gören Musul Valisi Süleyman Nazif bu nedenle beni zindana atmıştı. Zindanda bu valinin kurbanlarının başına gelenleri tahayyül edreken el üstünde taşınan ve hasta olan yaşlı birini getirip hasırın üstüne atıp gittiler. Bu yaşlı zata dikkatlice baktım ve ‘Aman Allahım! Bu Şeyh Nûr Muhammed’ dedim. Demek diktatörlük katil olmayan, hırsızlık yapmayan ve yol kesmeyen ölüm döşeğindeki bu pir-i faniyi de zindana attıracak boyuta gelmiştir. Sonra yanına gittim ve ‘Aslan nasıl bu kafese girdi?’ dedim. Şeyh bana şu iki Farsça beyitle cevap verdi:
Qeda destît penc enguşt dared
Çû xwahed ber kesî rencî gumared
Kader elinin tam beş tane parmağı var
Birini yakalamak istediğinde şunu yapar:
Du ber çeşmeş nihed, dîger du ber guş
Yekî ra ber dehen, yanî ke xamûş
İki parmağıyla gözünü, ikisiyle kulağını kapar
Biriyle de ağzını; artık ne bir şey görür ne duyar
Sonra da Şeyh bana başından geçenleri anlattı: “Askerler evimi bastı, kitaplarımı ve kütüphanemi dağıttı ve suç unsuru olabilecek bir şeyler aradılar. Derken Şeyh Abdüsselam Barzanî ile birlikte Kürdistan’da bazı reformların yapılması gerektiği ile ilgili İstanbul Hükümetine gönderdiğimiz vesikayı buldular. Bunu suç kabul eden Süleyman Nazif bundan dolayı beni bu zindana attı. Eğer hasta olmasaydım Kürdistan’ı nasıl kuracağımı ve Süleyman Nazif’i Şeyh Abdüsselam Barzanî’yi astığı darağacına nasıl asacağımı görecektin”.
Demelûcî’nin yazdığına göre hasta olan Şeyh Nûr Muhammed birkaç gün zindanda kaldıktan sonra hastaneye kaldırıldı ve orada vefat etti. Akrabaları onun cenazesini Dihok’a götürüp orada aile mezarlığında defnetmek istedilerse de, Vali Süleyman Nazif böyle bir durumda mezarının Kürtler için bir toplanma ve eylem yapma yeri olacağından endişe ederek bu isteği kabul etmedi ve şeyhin cenazesini Musul Kimsesizler Mezarlığı’na defnettirdi.
. Şeyh Memduh Brîfkanî (ö. 1976)
Hayatı
1911 yılında Duhok’a bağlı Badê köyünde dünyaya geldi. Şiirlerinde mahlas olarak bazen “Memdûh”, bazen de “Exlatî” nisbesini kullanmıştır. 1976 yılında Bağdat’ta vefat etmiş ve Duhok’ta defnedilmiştir. Babasının adı Şeyh Muhsin’dir.
Şeyh Memdûh önce Brîfkan köyünde Mela Abdullah Etrûşî’nin yanında medreese tahsiline başladı. Orada üç yıl okuduktan sonra Sipîndar köyüne gitti ve burada bir yıl Mela Ahmed’den okudu. Buradan Etrûş köyüne gitti ve Hacı Mela Ahmed’den ders aldı. Sonra Zaho’ya giderek Mela Ahmed adlı âlimden ilim tahsil etti ve ilmî icazetnamesini bu âlimden aldı. İcazetname aldıktan sonra Brîfkan köyüne döndü. Ardından Bağdat’a gitti ve orada Ehl-i Beyt Medresesi’nde dinî ve tasavvufî ilimlerde ihtisas yapmaya başladı ve bu ihtisasını Necef Hikmet Medresesi’nde tamamladı.
Şeyh Memdûh büyük bir âlim ve şeyh olduğu gibi, yurtsever bir Kürt aydınıydı da. Bu çerçevede:
1)23 Haziran 1970 yılında Bağdat’ta Kürt Yazarlar Kongresine katıldı ve bu kongreye üye oldu.
2)Dihok’ta Kürt Yazarlar Birliği’nin ilk başkanı oldu.
3) Kürt Bilim Akademisi’ne üye oldu.
Eserleri
1)“Dîwan”: Onun bu divanı oğlu Zahir Brîfkanî tarafından “Laleşîn” başlığıyla yayıma hazırlanmış ve 1997 yılında Stockholm’da bastırılarak APEC Yayınları arasında çıkmıştır.
Şeyh Memdûh, zamanının Kürt aydınlarıyla irtibat içerisinde olmuştur. Celadadet Bedirhan ile özel bir dostluğu vardı.
BAMERNÎ MEDRESESİ
Behdînan Bölgesinde Nakşibendî tarikatının halifeliğini Mevlana Halid’den alan ilk şahsiyet Şeyh Tahir Bamernî’dir. Nehrî’de Şeyh Tahir’le karşılaşan Mevlana Halid, burada ona halifelik vermiş ve Muş’a göndermiştir. Muş’tan İmadiye’ye dönen Şeyh Tahir, İmadiye’nin batısına düşen Bamernî köyünde 1846 yılında köy halkının da desteğiyle bir tekke inşa etmiştir. Daha sonra Musul’a giden Şeyh Tahir burada vefat etmiştir. Onun adına Behdînan’da halife olarak oğlu Şeyh Muhammed, Şeyh Muhammed Hirûrî ve Şeyh Yusuf Zaxoyî irşat ve ilim hizmetlerini yürütmüşlerdir. Tekke’yi oğlunun kurduğuyla ilgili bazı görüşler de vardır.
2. BAMERNÎ MEDRESESİ’NDE İZ BIRAKAN ÂLİMLER
2. 1. Şeyh Tahir Bamernî (1783-1842)
Şeyh Tahir Bamernî Tekkesinde tasavvuf, tarikat ve irşat faaliyetlerinin yanında yoğun bir medrese tahsili de yürütülmekteydi. Bu tekke-medresenin en meşhur müderrislerinden bazıları şunlardır:
Şeyh Muhammed Mamernî (Şeyh Tahir’in oğlu)
Mela Ahmed Mela Osman
Mela Haydar
Mela Muhammed Saîd
Bu tekke-medresede okuyup buradan mezun olan bazı âlimler şunlardır:
Mela Araif
Mela Fuad
Mela Hüseyin
Mela Necmeddîn
2. 2. Şeyh Muhammed Bamernî (ö. 1308/1890)
Şeyh Tahir Bamernî’nini oğlu olan ve babasının vefatından sonra onun yerine geçen Şeyh Muhammed Bamernî, 1227/1812 yılında doğmuştur. İlim ve irşad faaliyetlerini yaz mevsiminde Bamernî’de yürüten bu şeyh, kışa girildiğinde Musul’a giderek ilim ve irşad hizmetlerini burada yürütürdü.
Musul ve Behdînan bölgelerinde çok kimsenin kendisinden tasavvuf eğitimi aldığı Şeyh Muhammed Bamernî’nin vefatından sonra müderrislik ve irşad hizmetlerinde yerine oğlu Şeyh Bahaeddîn Bamernî geçmiştir.
2. 3. Şeyh Behaeddîn Bamernî (ö. 1952)
Şeyh Muhammed Bamernî’nin oğludur. Bulunduğu Bamernî köyünden küçük yaşlarda çıkarak medrese tahsiline başladı. Başta İmadiye müftüsü Mela Es’ad ve Zaho âlimlerinden Şeyh Muhammed Emîn olmak üzere yörenin ünlü âlimlerinden ders aldı. İlmî icazetnamesini Musul’da Şeyh Halid Ömerî’den almış Bamernî köyüne dönerek buradaki tekke-medresede çok sayıda talebe okutmuştur. Bamernî Tekkesi olarak bilinen bu tekke onun zamanında irşad, ilim ve kültür merkezi haline geldi. Demelûcî bu zat ve Bamernî meclisleri hakkında şunları söyler:
Bamernî meclislerine gelince: İnsanın ruhu bu meclislerden zevk alır. Bu meclislerde sohbet eden Şeyh Behaeddîn, radikal şeyhlerden değildir. Dolayısıyla tasavvuf ve tarikatla ilgili sohbetlerinde mantık dışı ve uçuk şeylerden bahs etmez. Beyaz sarıklı diğer şeyhlerle birlikte hadis ve tefsir münazaraları yapılır.
Şeyh Gıyaseddîn Bamernî (ö. 1944 veya 1948)
Şeyh Behaeddîn Bamernî’nin oğludur. 1890 yılında Bamern köyünde doğmuştur. Behdînan Bölgesinde bazı medreselerde okuduktan sonra İmadiye Müftüsü Mela Muhammed Şukrî Efendi’den icazetname almıştır. Otuz yaşındayken 1930 yılından itibaren Kuzey Irak Kürt Bölgesi adına Irak Parlamentosu üyesi olarak görev yapmıştır. 1935 yılında bu görevi yenilenmiştir.
1944 yılında vefat eden Şeyh Gıyaseddîn, çok yönlü bir âlim olarak bilinmektedir. Aynı zamanda iyi bir şair olarak da tanır. Şiirlerinde tasavvufî konuların yanında yurtseverlik temaları da vardır.
Şeyh Taha Maî (ö. 1919)
Hayatı
Mela Abdurrahman Maî’nin oğludur. 1842 yılında Maye köyünde doğmuştur. Dindar ve âlim bir aileden geliyor. Ailesi 1060/1650 yılında Hakkâri Bölgesinde yer alan Elkê köyünden Maye köyüne gelmiştir.
Şeyh Taha, medrese eğitimine amcası Mela Kasım’ın yanında başlamıştır. Daha sonra eğitimini sürdürmek için Etrûş ve Musul medreselerinde okumuştur. Musul’da Mela Mahmûd Sahrî ve Mela Alî Hasîrî adlı âlimlerden ders almış ve ilmî icazetnamesini Maye köyünde ünlü âlim Mela Abdullah Ömerî’den almıştır.
Şeyh Taha, Behdînan’da Nakşibendî Tarikatını temsil eden büyük şahsiyetlerden biridir. Bu tarikatın halifeliğini Şeyh Tahir Bamernî’nin oğlu Şeyh Muhammed’den almıştır. Halifelik aldıktan sonra müderrisliği bırakıp kendini tasavvuf ve tarikat işlerine vermiş ve 1919’da vefat etmiştir.
Şeyh Taha’nın büyük bir kütüphanesi vardı. Fakat İngiliz güçleri Teyyarîlerle birlikte Maye köyüne saldırdıkları sırada köy yakılmış ve kütüphane de tamamen yanmıştır.
Prof. Kadri YILDIRIM KÜRT MEDRESELERİ VE ÂLİMLERİ ESERİNDE ALINMIŞTIR.
Tarih: 05-03-2025